T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
İZMİR / URLA - İskele Ortaokulu

İskele Ortaokulu Öğretmenler Gezisi

Bir okulda gelişmenin sağlanabilmesi için olumlu bir okul kültürünün yaratılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.Bunun sağlanabilmesi için öğretmenlere ve okul yöneticilerine çok iş düşmektedir.Bu nedenle İskele Ortaokulı öğretmenleri ve idarecileri olarak okul gezisi yapıldı. 

Urla Tahaffuzhanesi

İzmir Taşınmaz Kültür Varlıkları Envanteri'nde 'Depirhane Binası' olarak geçer. Bina, Osmanlı Dönemi'nde yurtdışından ve hacdan gemiyle gelen vatandaşların kendilerinin ve eşyalarının dezenfekte edildiği yerdir. Kuzey-güney doğrultulu uzanan yapının ana bölümünün sağında ve solunda, bu bölümle bitişik daha alçak kanatlı bölümler mevcuttur. Ana bölümün güneyinde geniş ve yüksek tutulan bir kapı ile sağında ve solunda dar ve yüksek tutulmuş birer pencere vardır. Kanat kısmı olan bölümlerde birer kapı ve pencere bulunur. Giriş kapısının üzerinde büyük bir üçgen alınlık vardır. İç kısmı dört bölümlüdür. Kanatlı bölümler soyunmalık ve banyo olarak kullanılmıştır. Orta bölüm, giysilerin toparlandığı yer olarak kullanılmıştır. Son bölümse kazan dairesi olan kısımdır.

 


Tarihçe

Türk Dil Kurumu tahaffuzhaneyi 'sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu' diye tanımlıyor. Özellikle hacıları taşıyan gemiler daha dikkatli bir şekilde kontrol ediliyordu. Çünkü bu dönemde hacıları taşıyan gemilerin tonajı düşük olmasına rağmen yolcu sayısı fazlaydı. 1893'te Cidde'den hareket eden bir Avusturya vapurunda Tur'a varana dek 27'si koleradan 33 ölüm olayı yaşanmıştı. 1873'te Cidde'den yola çıkan vapur İzmir'e varana kadar 334 kişi ölmüştü. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için 1823'te Osmanlıların ilk karantina bölgesi kuruldu. 1865'te Klazomen (Urla) Tahaffuzhanesi, Osmanlılar tarafından Fransızlara yaptırıldı. Fransızlar bu adayı çeşitli teçhizatlarla döşeyip tahaffuzhane haline getirdi. Bu dönemde adanın karayla bağlantısı olması için Fransızlar bir de köprülü yol yaptı.

1865'te yapılan ve 1950 yılına kadar işlevini sürdüren tahaffuzhanede sistem şöyle işliyordu: 'Yolcular gemilerden indirilip soyunma odalarına alınır. Kıyafetler çıkarılıp filelere konulurdu. Peştamal ve takunya giyen yolcular, giysilerini 360 derece dönen dolaplara yerleştirirdi. Soyunma odalarının arka duvarında olan görevliler dönen dolaplardan kıyafetleri alıp dezenfekte işlemini başlatırdı. Peştamal ve takunyaları giyenler özel duş odasına alınır, burada kendilerine verilen sabunlar ve özel sterilize edilmiş suyla yıkanırlardı. Duştan çıkanlara kıyafetleri iade edilir ve giyinenler doktor odasında muayeneden geçtikten sonra hasta olanlar karantinaya alınırdı. Sağlıklı olanlar da yolculuğuna devam ederdi. Hastalık taşıyanlar bir daha asla adadan çıkamaz ve ölene kadar adada misafir edildikten sonra sönmüş kireç dökülen mezarlıklara gömülürlerdi.'

Eşyaların mikroplardan arındırılması en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Limandan başlayan raylı sistem sterilize makinelerine kadar uzanmaktaydı. Böylece eşyaların taşınmasında hiçbir sorun yaşanmadığı gibi tahaffuzhanede çalışanlara mikrop bulaşma riski azaltılmış oluyordu. Raylı sistemle taşınan kıyafetler ortadaki makinede sterilize ediliyordu. Kıyafetler 120 derecelik buharla sterilize edildiği için ıslanmıyor ve yolcular banyodan sonra da kıyafetlerini giyebiliyormuş. Yolcuların üzerindeki kıyafetler de 'ipekli ve diğer kumaşlar' olmak üzere ikiye ayrılıyordu.

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 29.04.2024 - Güncelleme: 07.10.2024 11:09 - Görüntülenme: 58
  Beğen | 0  kişi beğendi